Kitap Hakkında
Kitap: Karmakarışık
Orijinal Adı: Tangled
Seri Adı: Karmakarışık
Yazar: Emma Chase
Seri Sıralaması: 1/4
Yayınevi: Ephesus Yayınları
Çeviri: Deniz Beril Bacaklılar
Tür: Romantik Komedi, Yetişkin
Puanım: 4,5/5
"Daha önce hiç çok uzaktaki bir şeyin resmini çekmeye çalıştınız mı? Lensten baktığınızda bütün manzara bulanıktır. Sonra siz makinenin odağıyla oynarsınız, yakınlaştırıp uzaklaştırırsınız. Derken doğru ayarı bulursunuz ve birkaç saniye sonra -bum- görüntü netleşir.
Hey şey yerli yerine oturur.
Ona aşığım. Tek kelimeyle. Çaresizce. Acınası bir şekilde.
Aşığım."
Merhaba :). Vizesi varken blogdan kopamamış birini görüyorsunuz şu anda. Evet, ders çalışmam gerekirken buradayım çünkü Darmadağınık'ı okumaya başlamadan önce Karmakarışık'ın yorumunu girmek istedim :). Kitap bittiğinde çok şaşkındım çünkü ben onu 6 saatlik bir İstanbul-Ankara yolculuğunda bana arkadaş olur diye yanıma almıştım. Nasıl oldu bilmiyorum ama yolculuğun 4.5 saatinde arkadaşsız kaldım çünkü bitmişti! İnanması zor evet, ben bile kendime inanamadım :).
Aslına bakarsanız daha ilk sayfadan benim için büyük bir şok oldu. Kitabın erkek karakterimiz ağzından yazıldığını bilmiyordum ve olayı kavramaya çalıştığım birkaç saniye sayfaya boş boş baktım. Erkek karakterler ağzından yazılan kitaplara pek alışkın değilim açıkçası -Grey gibi aynı olayların erkek karakterin bakış açısından anlatılan kitaplardan bahsetmiyorum-. İlk birkaç sayfa olaylara girmek zor oldu. Sonraysa aktı gitti...
Çünkü Drew tüm o kendini beğenmişliğiyle birlikte çok edepsiz, çok komik bir karakterdi. Edepsiz dediğime bakmayın. Tatlı bir edepsizlikten bahsediyorum. Drew'i Drew yapan aklında dönen bin bir türlü edepsiz düşünce... Bazen gerçekten 'Erkekler böyle düşünüyorsa biz kızların vay haline!' dediğim halde acayip zevk alarak okudum onun bu renkli iç dünyasını. Tamam ilk başlarda ondan birazcık nefret etmiş olabilirim -aşağıdaki alıntıyı okursanız nedenin anlayabilirsiniz :) - ama adamda şeytan tüyü var resmen. Ne oldu ne bitti anlamadan bir baktım ki Drew fanı olmuşum!
“Sorun şu ki, kadınlar bir adamın bir kadını istemesini ve bir diğerini becerebilmesini anlamıyor. Kahretsin, bir adam bir kadını sevebilir ve hâlâ başka on kadını becerebilir. Bu böyledir. Seks sadece bir deşarj yoludur. Tamamen fizikseldir. Bu kadar. Ya da en azından erkekler için böyledir.
Tamam tamam sakin olun, kafama ayakkabı atmaya falan başlamayın.
En azından bu adam için böyle. Daha iyi oldu mu?”
Drew, -ailesi bir sürü çocuk isterken ablasından ancak yıllar sonra ailenin zorlukla sahip olduğu bir çocuk olduğu için- ailenin mucize çocuğu olarak adlandırılan, doğduğu günden beri hiçbir şeyi paylaşmak zorunda kalmamış, hiçbir şeye ulaşmak için çaba harcamamış, aslında biraz egoist ve ciddi anlamda çapkın bir karakter. Hakkını verelim buna rağmen gayet başarılı bir iş adamı. Kadınlar ile ilişkisi ise barda tanıştığı herhangi biriyle geçirdiği birkaç saatten ibaret ve kendi deyimiyle asla aynı trene iki kere binmiyor. Tabii Kate Brooks'a kadar... Drew, söylediği cümlelerle bir kadını kızarta ya da kızdırabilir ama Kate sıradan bir kadın değil. Kate, bir barda onu reddeden ilk kız aynı zamanda da babasının şirketinin yeni çalışanı... Üstelik yıllardır şirketin yıldız ismi Drew'ken geldiği gibi ona rakip olan, zeki bir iş kadını. Bütün bu özellikler Kate'in Drew'in ilgisini çekmesine yetecek şeylerken yıldız ismimizin bir prensibi var: 'Asla ama asla şirkettekilerle işi pişirme.'
“Kate Brooks, potansiyel adaylar listemden resmi olarak silinmiş oldu. O yasaklanmış, dokunulmaz, bir imkansız. Tam arkadaşlarımın eski sevgilileri, patronun kızı ve kız kardeşimin en yakın arkadaşının yanındaki yerini aldı. Yani, bu son kategori bir gri bir alan olsada…”
Tabii kendince buna birkaç çözüm bulmaya çalışsa da ortada daha büyük bir sorun daha var. Aslında sorun Kate'in parmağındaki ufacık nişan yüzüğü ama inanın bana yüzüğün küçüklüğü etkisinin büyüklüğünü gölgeleyemiyor... Eh, işler bu raddede fazlasıyla 'Karmakarışık' bir hal alıyor ve Drew gibi sarsılmaz bir karakter bile bunalımın eşiğine giriyor. Bu bir spoiler değil, zaten ilk sayfada bunu görüyorsunuz. Tabii onun nasıl aşık olduğunu da. Peki onun gibi edepsiz, eğlenceli, hiçbir şeyi abartmaktan çekinmeyen, istediği her şeye yetecek kadar parası olan bir adam aşık olunca ne olur? İşte kitabın en eğlenceli, en romantik ve en seksi kısımları burada devreye giriyor...
"Ne zaman oldu bu? İşte çözemediğim şey bu. Kate benim için ne ara bu kadar önem kazandı da onsuz hayatıma devam edemez hale geldim? Onu ofisinde ağlarken gördüğümde mi? Belki de onu ilk öptüğümde? Belki, Anderson ona hakaret ettiğinde olmuştur. Çünkü o an, adamın suratına bir tane geçirmek istemiştim. Acaba barda geçirdiğimiz ilk akşamda olabilir mi? O dipsiz kahverengi gözlere ilk baktığımda ve ona sahip olmam gerektiğini anladığımda?
Ya da burada mı? Kendi evimde? Ona dokunduğum yüzlerce seferden birinde?
Tanrım, neden daha önce anlayamadım ki?"
Kitap boyunca bir konu hiç uzamadı, hiç sıkmadı. Drew'in tüm o edepsiz kişiliğiyle söylediği cümlelere Kate'in zehir gibi zekasıyla verdiği cevaplar bana kahkahalar attırdı. Gerçekten, ikisinin arasında geçen diyaloglar kitabın en güzel yanıydı. Bir de yan karakterler vardı.. Drew'in ablasını çok sevdim! Ve tabii ki o akıllı bıdık yeğenini ki yeğenler zaten hep sevilmek için vardır. (Kesin bilgi :). )
Ben kitabı sevdim. Özellikle canınız sıkkınsa, sizi yormayacak ve ya eğlendirecek bir kitap arıyorsanız hiç tereddüt edemeyin, okuyun derim :). Aşağıya çok sevdiğim bir alıntıyı bırakıyorum :).
"Birincisi: Tanrı benden nefret ediyor. İkincisi: hayatımın büyük bölümünde çok ama çok yaramaz bir çocuk oldum ve bu da hatalarımın karşılığı. Karma. Karma hakkında ne derler bilirsiniz, değil mi?
Karma lanet olası bir sürtüktür."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder