Drop Down MenusCSS Drop Down MenuPure CSS Dropdown Menu

2 Aralık 2015 Çarşamba

Devrimin Kızı - Amy Engel




Kitap Hakkında
Kitap: Devrimin Kızı
Orijinal Adı: The Revolution of Ivy
Yazar: Amy Engel
Seri Sıralaması: 2/2
Yayınevi: Yabancı Yayınları
Çeviri: Aslı Tümerkan
Tür: Distopya, Aşk
Puanım: 5/5


Ahh bu güzelim serinin son kitabıyla merhaba... Kurucunun Kızı'nı okuduktan hemen sonra Devrimin Kızı'nı aldım elime. En son gerçekten dinlemem gereken bir derste alttan alttan kitabı okuyordum :). Ama keşke okumasaydım da bu kadar çabuk bitmeseydi diyorum şu an :(. Ivy ve Bishop'a veda etmek zor oldu benim için :(.



Öncelikle önemli bir uyarıda bulunmalıyım: Kurucunun Kızı'nı okumadıysanız kesinlikle bu yorumu da okumamalısınız. Başlı başına bir spoiler yazısı olur Kurucunun Kızı için çünkü. 

Ben bu kitabı ilk kitaptan daha çok sevdim açıkçası. Daha çok aksiyon vardı. Karakterler daha netti ve nur topu gibi iki karakterimiz daha olmuştu... Ah... Ash ve Caleb... İkisine de BAYILDIM! Ama Caleb'ı daha çok sevdim... 

Maalesef ki bu kitapta ne söylersem söyleyeyim biraz spoilere kaçacağı için kısa tutmak zorunda olacağım diyeceklerimi... Ama yazının en sonuna bir spoiler kısmı ekleyeceğim çünkü içimdekileri söylemezsem rahat edemem :)

Hepimizin bildiği gibi ilk kitabın sonunda Ivy çitlerin dışına çıkarılıyordu. Bu olay sonrasında hayatta kalma savaşını okuyoruz. Çıktığı yolda karşılaştığı Caleb ve Ash ile kurduğu sıkı dostluğu. Ne yazık ki Caleb ve Ash'ın içinde bulundukları topluluğun bir kısmı Westfall'dan Lattimer Ailesi yüzünden atılan insanlar. Bu yüzden Ivy aslında kendisininde bir Lattimer olduğunu ve hayatındaki birkaç önemli detayı daha gizlemek zorunda kalıyor. Yalanlar, sırlar yine kızımızın peşini bırakmıyor anlayacağınız.  

Ailesinin onu hiçbir şekilde kurtarmaya çalışmamasını, Bishop'ı kaybedişini ve Westfall'u arkasında bırakıp düşünmemeye çalışarak kendisine yeni bir hayat kurmaya çalışıyor. Ancak bir anda ortaya çıkan sürpriz misafir yeni kurduğu bu hayatın ne kadar yalanla, eksiklikle kurduğunu ortaya çıkarıyor.

"Bishop'ı düşünmenin göze alamayacağım bir lüks olduğunu biliyordum. Sabahın sert ışıklarında zayıflığıma pişman olabileceğimi de. Ama şimdi, umarsız gümüş ayın eşliğinde kendime Bishop'ın yanındaymışım ve o tutmam için sıcak elini uzatıyormuş gibi yapmanın rahatlığını tanıdım.

Ayağa kalkıp nehrin karşısına geçtim."

Yine de bir şeyler yoluna girmişken bu sefer de Westfall'dan gelen haberler Ivy'i tekrar bir ikileme sokuyor. Geri mi dönmeli? Yoksa kendine kurduğu bu hayatta kimseyi düşünmeden devam mı etmeli? Eh, Ivy hep bizi şaşırtan kararlar verirken bu sorulara da okumadan kesin bir yanıt veremiyorsunuz değil mi?

Bu kitabın en sevdiğim yanlarından biri artık Ivy'nin gerçekten ne istediğini bilmesiydi. Zaman geçerken ve tüm sırlar ortaya dökülürken geçmişin, ailesinin kötü duygularının gölgesinde kalmış; ne istediğini , kim olmak istediğini bilmeyen o kızın yavaş yavaş kendi benliğini kazanmasını okumak benim için çok büyük bir keyifti. Özellikle Caleb ve Ash sayesinde hiç bilmediği yeteneklerini keşfetmesi...

Bishop her zamanki Bishop'tı özverili, aşık, Ivy için her şey yapabilecek o mükemmel genç adam... Ki yaptı da ama bu konuda bir şeyler yazmaya başladığım spoilere kaçacak diye susmak zorundayım...

Caleb ve Ash için üvey kardeşler diyebiliriz ve Ivy'i kanatlarının altına çektiklerinde onları çok sevdiğimi de... Ash, yaşadığı zorlu dünyada hala mutlu, umutlu olan capcanlı bir kız. Caleb ise o sert, korumacı karakteriyle beni kendine hayran bırakan çok yetenekli ve aynı zamanda topluluğunda çok saygı duyulan biri. İkinci kitabı sevmemi sağlayan en büyük özelliklerden biriydi aslında Caleb. Keşke yazar Caleb ve Ash hakkında da bir kitap yazsa... Hem bu dünyayı bırakmamış hemde bu çok sevdiğim karakteri okumuş olurdum :) İşte sırasıyla Caleb ve Ash'den birer alıntı:

"Artık kurtarılmaya değer olduğunu biliyorum."

"Gözlerin hala hüzünlü ama ona baktığında yüzün aydınlanıyor."

Kesinlikle okumalı, seriyi tamamlamalısınız :). Alta kitabın en beğendiğim kısımlarından birinden bir alıntıyı bırakıyorum ve okumak isteyenler için spoiler kısmına geçiş yapıyorum :).

Kadere inanmadığımı sanıyordum ama belki de kader insanın neye inandığını umursamıyordu. Çünkü bu nihai, korkunç sonuç, kaçınılmaz gözüküyordu. Bütün çevik kaçınma oyunlarına, önümdeki katliama engel olmak için gösterdiğim bütün çabalara rağmen, yine de bu katliam gerçekleşmişti. Belki de bu çok uzun zaman önce başlamıştı: Bir adam başka bir adamdan gücü zorla aldığında; iki çocuk aşık olduğunda ve beraber olmalarına izin verilmediğinde; annem bir meşe ağacının dalına bir ip bağlayıp boynuna ilmik geçirdiğinde.


SPOİLER 

Tam hadi artık ama neredesin dediğim an çıkıp gelen Bishop ile derin bir nefes aldığımı söylemeliyim... Ivy için kendini bu tehlikeli yola atması bir kere daha gönlümü kazanmasına neden oldu açıkçası. Sonrasında ikisi arasında geçen olaylar, bir yakınlaşma bir uzaklaşma açıkçası bana fazlasıyla mantıklı gelen bir durumdu. Ivy'nin sakladığı sırlar yüzünden bu halde olsalar da onu hiç suçlayamıyorum. Doğduğundan beri DNA'na bir kod gibi işlenmiş bir şeyleri bir anda bırakman imkansız. Ivy'nin yaptığı gerçekten büyük özveri, cesaret ve güç gerektiren bir şeydi. Onca yaşananlardan, ayrılıklardan sonra karşılaştıkları an eskiye dönmelerini bekleyemezdik değil mi? Üstelik bazı konularda bu kadar değişmişlerken... 

İlk kitap gibi bu kitapta da Bishop'ı nolursa olsun koruması... Sevmeyi bilmediğini iddia eden bir kızın aslında çok fazla yanıldığını gösteriyordu bence....

"İnsanları sevmek konusunda iyisin Ivy. Çok derinden seviyorsun. Bu konuda düşündüğünden çok daha iyisin."

Ve o son... Westfall'dan gelen ortalığın karıştığı, Callie'nin asılacağı haberiyle Westfall'a döndüklerinde üst üste yaşanan olaylar... Bir kısmını tahmin etmiştim yine de kitap beni şaşırtarak bitti :).
Ivy'nin yine her şeye rağmen Bishop'ı seçişi... Bishop'ın hayatı için kendi öz ablasını öldürüşü... Bence kitabın en önemli noktalarından biriydi burası. Aralarındaki o ilişkinin geldiği boyut ve Ivy'nin acaba bunu hep istiyor muydum sözüyle ortaya çıkan, beni şaşkına çeviren o duygular... Westfall'un kaderinin tekrar, bol kanlı bir şekilde yazılışı... Gerçekten mükemmeldi.

Sadece içimde kalan küçücük bir kısım var: Okyanus gezilerini okumak isterdim. Onlara katılan Caleb ve Ash ile birlikte aldıkları yolu, yaşadıkları olayları tek tek okumak isterdim :(. Ama sonunda yaşadıkları mutluluk bile bana yetti :).

5 yorum:

  1. ilk kitabı okumuştum canım ikinciyi de aldım fakat okumak kısmet olmamıştı hemen başlayayım...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle başlamalısın! Okuduktan sonraki düşüncelerini merak ediyorum :).

      Sil
  2. Bishop gerçekleri öğreniyor mu? Bir de iki devletin uzlaştığını okudum bir yerde, nasıl uzlaşıyorlar? Ivy gerçekleri anlatmışsa babasıyla nasıl uzlaştılar? Lüften, cevaplarsan sevinirim. Çok merak ediyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sorduğun şeyler fazlasıyla spoiler bilgiler ama çok merak ettiğini söyleyince cevap vermeden duramadım. Üstelik iki devletin anlaşma olayı ciddi kilit nokta, aşağıya yazdım buna rağmen okuyup okumamak sana kalmış :)


      -----SPOILER------
      .
      .
      .
      .
      .
      Bishop tabii ki gerçekleri öğreniyor. Evet iki devlet uzlaşıyor çünkü Ivy'nin babası ve Bishop'ın babası birbirini öldürüyor. İnsanlar da barış içinde yaşamak istedikleri için Ivy ve Bishop'ın yönetici olmasını istiyor.
      .
      .
      .
      ------SPOILER-----

      Sil
  3. Bir şey sorabilir miyim Devrimin kızının sonunda bishop ya da ivy ölüyor mu?

    YanıtlaSil

BLOG DESIGN BY BİR OTAKUNUN DÜNYASI